Konuşmalar yazılmış dudaklara, herkesten aynı ses çıkıyor, değişmeyen bir şarkı gibi mırıldanmaktalar. Midem bulanıyor bir süre sonra. Başıma ağrılar giriyor işte biçare ilaçlar, uzanmıyor da eller. Kulağıma kadar gelenleri işitince neye üzüleceğimi şaşırır oluyorum, afakanlar basıyor delirdiğimi sanıyorum. Söylenenler bu kadar acı verici olabilir mi ki, sürekli birilerine birşeyler mi olmalı?
Çıldırmamak için zorla tutuyorum kendimi, duyduklarımı aslında ben söylemiş olabilir miyim, hiç kuramadığım cümleler midir ki?
Düşünceler aşılanmış beyinlere, çıkmak bilmiyor bir türlü, filizlenemiyor tazecik duygular. Çıkaramıyor başını pencereden kimseler, içeri kaçışan insanlar, her taraftalar. Hiç uzaklaşamıyorlar demir parmaklıklarından, koca bir kelepçe ellerinde, mahrumlar en güzel tenlerden.
Her zaman bir tel var arada; ellerini birleştirmek kalıyor onlara, ağlamalar duyuluyor az da olsa . Ufak bir tebessüm hemen sonrasında.
Biblo gibi duruyor hayatlar vitrinlerde, kimselere verilmiyor, uzatılmıyor eller. Kirlenmiyor, tertemiz duruyorlar yerlerinde, en güzelidir belki el değmeden izlenmesi.
|